Düalizm, namı diğer “ikilik yasası” birbirine karşı çıkan iki temel kavramın var olduğuna dair ahlaki ve ruhsal inanç olarak tanımlanmaktadır.
Aşağıda irdelemeye çalışacağım konu Ahlaki düalizm üzerinedir.
Bu inanç felsefesine göre yaşadığımız “tüm ilişkilerin alt dinamiği” birbirine karşı çıkan kavramlar üzerinden “makul bir dengeye ulaşma” esasına dayanır.
İlişkiler düzleminde buna verilecek en iyi örneklerden biri: İyi niyetli, yardımsever ve ahlaki normları kendinden yüksekte tutan kişiliğin; kötü niyetli, ahlaki normları düşük veya bu normları kendi çıkarları doğrultusunda esneten kişiliğe doğru çekilme eğilimidir. Bu örnek terse de çevrilebilir.
Burada iyiniyetli kişilik, “ahlaki normlar herkeste aynıdır” inancı ile hareket edecek, diğer kişilik kendi yarattığı ahlaki normlar üzerinden genel prensiplere meydan okuyacaktır.
Nihayetinde biri bildiği ahlaki normların doğruluğunu sorgularken, bir diğeri de oluşturduğu ahlaki normların yanlışlığını test ederken kendini bulacaktır.
Hemen hemen hepimizin “Bunlar neden başıma geliyor, Niye benzer olaylara insanlara ya da durumlara çekiliyorum?” sorularının anlamı da düalizm altyapısı üzerinden açıklığa kavuşmuş olur. Çoğu zaman durum kolay kolay fark edilmez ve kısırdöngü içinde krize dönüşür.
Döngülerin altında pek çok sebep bulunur. Nedenlerini karma yasası ve sosyoloji açıklarken, sonuçlarını inançlar ve psikoloji masaya yatırır. Astroloji ise nedenler ile sonuçlar arasındaki düaliteyi saptamakla uğraşır.
En basitinden bireysel ilişkilere en kapsamlısından yönetimsel ilişkilere kadar öğrenilmesi gereken makul denge, birinin normları “kendi değerinin üstünde tutmayı” diğerinin de o normları “kendi çıkarına hiçe saymayı” bırakması olacaktır. Yazılı ve yazısız hukuk kuralları da bunun için vardır.
Bugün bu kadar ilim, bilim, din, sistem, sanat ve eser var ise bu ikiliğin uyum arayışına olan atfındandır.
Varoluş bile kaos ve aşktan yaratılmıştır. O da kendi içinde incelikli dengesini aramaktadır.
21.12.2021 /23:50
Rezervasyon almak için buraya tıklayınız.